
İzledikten sonra;
En sonunda 8 bölüm bitti.
Dizi ile ilgili hislerim karışık. Açıkçası Witcher dizisi felaketinden sonra roman uyarlamalarında beklenti seviyemi sıfıra çok yakın (0,000001) tuttuğumdan genel manada beni hayal kırıklığına uğratmadı. Ama daha naif ve masum okuyucuların beklentileri yüksekken ağır bir şekilde yere çakılmalarına da çok şaşırmadım. Kendi açımdan güzel olanları kabul edip, roman serisi ile alakasız noktaları kafamda bu zaten başka bir romanın uyarlamasıymış gibi davranarak travmayı atlattığımı düşünüyorum.
Sadece insan neler olabilirdi, bu bütçe bu dekorlar ile, nasıl ve hangi maceralar anlatılabilirdi diye hayıflanmadan edemiyor.
Önce dizinin iyi yanlarından bahsedelim. Bahsederken direkt bodoslama anlatacağım o sebeple son bölüme kadar izlemediyseniz ve ne olacağını kendim görmem lazım diyorsanız, buradan sonra okumanızı tavsiye etmem. Ama yok nasıl olsa baltayı yedik, sonu nereye varsa da fark etmez derseniz, devam edebilirsiniz.

İyi yanları demiştik. Bir kere elflerin şehirlerinin dizaynı, kuğu gemilerin görselleşmiş olması, Numenor’un haşmetinin yansıtılması, hele hele cücelerin dünyasını, ki romanlarda bile kendi içlerine kapalı bir toplum olarak geçtiğinden gizemlerini hep korumuş olduklarından, izlemek büyük keyifti.
Orta keyifli yerlere gelirsek, bunlar yarı keyifli ama arızalı noktalar barındıran mevzular.
Mithril’in ilk bulunuşunun anlatımı güzeldi ama mesela bunu gidip ismi verilmese de Glorfindel’in Balrog ile dövüşüne ve güya dünyanın temellerine akıtılmış bir metal gibi mistik/somut bir şeylere çevirmeye çalışmarından pek hoşlanmadım. Veya Durin’in babasının mithril’in çıkarılmasına karşı olmasına da. Cücelerden bahsediyoruz. Dağları delerek, yüce salonlar inşa etmiş kayalar kadar dayanıklı bir ırk kazı alanı tehlikeli diye kıymetli bir metali dağa gömük mü bırakacak?! Pöh!

Keza elflerin ömürlerinin bir ağaçla sembolize edilmesine de Gil-Galad ve Elrond’un aptalca cümlelerine dayanmak da çok zor oldu. İrfanında kısmen geleceği görme yetisi olan Elrond. Elflerin yüce kralı Gil-Galad. Bu kadar sabit fikirli, esneklikten yoksun bir elf kral nasıl olabilir?
Güney topraklarının işlenişi bence fena değildi. Romanlarda pek el değmemiş bir alan olduğu için senaristlerin rahatlıkla oynayabileceği bir mevzu olmuş. Adar isminde bir bozulmuş elf ve orkları kısmı ise…. Dizinin tarihlerle oynamasından dolayı o kadar manasız kalıyor ki. Elflerin orklara dönüşümü binyıllar öncesine dayanıyor. Bu mutasyonunu tamamlamadan kalan tek elf neden kötü orklarla beraber. Bu elf mi tanrı olmaya çalışıyor. Peki ama Morgoth bir tanrı iken, Sauron ikincil bir melek iken, bir elf ona ulaşacak kudrette olabilir mi ki hiç?

Esmer tenli elf meselesi beni hiç rahatsız etmedi. Hatta bence dizideki en güzel adamlardan biri bu Arondir ismindeki elfi canlandıran Ismael Cruz Córdova ismindeki aktördü. Güneyli halkla ilişkisi, bir insan kadın sevmesi gibi yan dallar dizinin en makul kalan yanları bile olabilir.
Numenor’lulara gelirsek. Burada da kafalar karışık. Elendil’i canlandıran aktörü, sesini çok beğendim. Uzun Elendil olarak bence tam yerini bulmuş. Numenor’luların orta dünya insanlarına göre daha uzun yaşadıklarını bilsek de Isildur’un bu kadar genç canlandırılması normal mi, abisi Anarion’un hiç ortada olmaması, beraber Gondor’u kuracak biraderleri bir arada hiç görememiş olmamızın sebebi ne, nereye bağlayacaklar bilemedim. Isildur’u orta dünya da kayıp bir halde bırakıp memleketlerine dönen babası ve Numenor’un yıkılışına gidecek yolu ilerleyen sezonlarda anlatacaklar herhalde. Artık nasıl anlatacaklarsa.
En sona Galadriel’i bıraktım. Ah Galadriel! Vah Galadriel! Sen bu hallere düşecek kadın mıydın? Seni ne durumlara sokmuşlar?
Sezonun ortalarında bir yerdeydi, bir paylaşım görmüştüm. Saçlarının ve güzelliğinin parlaklığı göz alan Galadriel’i bula bula dip boyası gelmiş, yüzü sivilceli bir kadına mı canlandırtmışlar diye yazmıştı. Ben de cevaben şaka yollu boyu da biraz kısa mı ne yazmıştım. Bu konuya tekrar geleceğim. Ama önce biraz ciddi yazayım.

Yüzüklerin Efendisi’ni okuyan, bilen bilir. Galadriel önemli bir karakterdir. Bilgedir, karakter sarrafıdır.
Dizide tercih edilen şekilde bir savaşçı komutan olma fikri beni aşırı rahatsız etmemişti. Diziyi, aksiyonu yürütecek bir karakter ihtiyacı, onu seçmişler, demiştim.
Ama… bence sırf seyirciyi ters köşe yapacağız diye Sauron sandığımız karakteri Gandalf, kral sandığımız karakteri ise Sauron olarak ortaya çıkartmaları, Galadriel’in onunla beraber olduğu onca zaman boyunca adamın kim olduğunu anlamamış olması, onu kendi elleri ile elf şehrine getirmesi resmen romana ve karakterlere bir hakaret. Cüce demircileri ile beraber çalışan elf demircilerinin yaşadığı Eregion’da zanaatinin hırsına kapılıp Sauron olduğunu anlamadan onun verdiği bilgileri kabul edip yüzükleri dövmeye başlayan Celebrimbor’u hevesinden ötürü hoş görsem de, roman serisi boyunca daha ilk baştan şüphelendikleri için şehirlerine almayan Gil-Galad ve Elrond’a da bir hakaret. Dizi onları da Galadriel’i de ama özellikle Galadriel’i bir ebleh yerine koymuş. Buna üzüldüm. Bu son zamanlarda seyirciyi zorlama olarak şaşırtma taktiği ama sayın senarist dostlar. Neredeyse 70 senelik bir romanı uyarlıyorsunuz. Ne spoileri, ne ters köşesi. Adam gibi anlatın konuyu.

Gandalf’a gelince. İlk başta Sauron sandığım karakterin, geçen bölüm itibari ile hobbitlerle dostluğundan bu işin altında başka bir karakter çıkacak. Sakın Gandalf olmasın. Bari en azından Radagast çıksın diye umuyordum ki, maalesef Gandalf çıktı. (Hala Gandalf mı kesin değil ama Istari olduğu ve ateşe hükmettiği söylendiği için ona yoruyorum. ) Lakin Gandalf’ın Orta Dünya’ya gelişi romanlarda daha etkileyici idi. Son ve en isteksiz gelen büyücü iken, hem onu yollayan tanrıların en güvendiği hem de onu karşılayan gri limanlar şehrinin yöneticisi Cirdan’ın karşılayarak, sen büyük işler yapacaksın deyip, elf yüzüklerinden birini emanet ettiği kişi idi. Ki aslında ateş ile ilgili gücünü bu yüzükten alıyordu. Bu sebeple yine zamanlamanın yersizliği ile bir yere oturtamadığım bir hikaye oldu.
Eh , en azından hobbitler ile dostluğunu bir yere bağlamışlar diyelim.
Dizi ile ilgili bir paylaşımdan bahsetmiştim. Dizinin son bölümü oynadıktan sonra aynı arkadaş şunu paylaşmış ve maalesef artık kafamdan bu cümle geçmeden ve gülmeden diziyi düşünemiyorum;
Rings of power birinci sezon özeti : Olağanüstü boyu ve gücüne istinaden annesinin “Nerwen” (man-maiden) ismini verdiği, yaşıtı erkekleri sporda gözü kapalı yenmiş olan, 1,93 boyu, androjen yapısı ve gümüş altın saçları ile elflerin en güzellerinden sayılan, tek bakışıyla telepatik olarak 400 kişinin freudian analizini yapabilen Galadriel’in, dip boyası gelmiş 1,61 boyunda atarlı bir Şebnem Ferah tarafından canlandırılıp flörtü tarafından kandırılması.
Kulağa biraz acımasız gelse de derdim canlandıran aktristle değil kesinlikle.
Sonuç itibari ile orta dünyada geçiyormuş gibi yapan, orta dünya karakterlerini kullanan bir dizi deyip geçelim. Romanlarda olan olayları nasıl ve nereye sokuşturup bağlayacaklar merak etmiyor değilim. Beyaz suratlı üç cadı karakteri gibi başka neler uyduracaklarını da..
Yine de witcher uyarlamasına göre 10 milyon kez daha iyi, o da bir gerçek.
Orta Dünya’nın gerçek hikayeleri için–> Yüzüklerin Efendisine giriş
© Site içerisinde yazıların tüm hakkı saklıdır.
“Rings of Power – 1. Sezon değerlendirmesi” için bir yanıt