Húrin’in Çocukları / The Children of Húrin

Húrin’in çocukları herhalde Tolkien’in yazdığı en karanlık hikayelerden biridir diye düşünüyorum. 1. Çağ hikayeleri ile ilgili basılmış tekil ilk roman olmasına rağmen bence ilk bunu okumak ile başlamak hem moralleri bozuyor, hem de insanlarla elfler arasındaki ilişkiler açısından kafa karıştırabiliyor. 

Şahsen benim moralimi çok bozmuş üstüne Beren ile Luthien’i alıp okumama bir iki sene rötar yaptırmış oldu.  

Húrin’in çocukları kitabı eski tarihteki hikayelerin romanlaştırılmasının ilk kitabıdır. Bu yüzden Beren ve Luthien’ de ki farklı versiyonlardan ayrıdır. Christopher Tolkien’in kitabın sonunda geçen açıklamalarına göre Tolkien’in ilk önce yazdığı eski tarihten sonra, Yüzüklerin Efendisini yazmaya yönelmesinden ve o serinin basılmasından sonra tekrar hikayelerine geri dönüp, onları detaylandırmaya başlamasından sonra en çok uğraştığı eserlerden biri de budur. Christopher babasının notlarındaki detayları derleyerek, Silmarillion’da birkaç sayfada anlatılan Túrin’in maceralarını açmış, ama kalpleri de iyice yaralamıştır. (Burada Túrin’in ve kardeşinin başına gelenlere üzülmemden bahsediyorum tabi ki.)

Hikaye Beren ve Luthien’in hikayesinden sonraki bir tarihte başlar. Bu yazımda belirttiğim birinci çağda gerçekleşmiş 6 büyük savaştan Ani Alev Savaşı üzerinden az bir zaman geçmiştir. Bu ilk yenilgi çok kayba sebep olmuş olsa da henüz elf krallarında bir moral bozukluğuna sebep olmamıştır. Güçlerini toplayıp Morgoth’u yenebileceklerine inanmaktadırlar.

Húrin, elflerle dost olan insan soylarından birinin lideridir. Elf krallarından Fingon’un da yakın dostudur. Hatta Ani Alev Savaşında yabanda kaybolan iki kardeş Kartallar tarafından kurtarılarak Gondolin’e götürülmüş, orada Fingon’un kardeşi elf kral Turgon ile de dostluk edinmişlerdir. 

Húrin Kardeşi Huan ile beraber yeni toplanan birliklere de dahil olur ve Melkor’a karşı girişilecek taarruza katılırlar. Bu taarruz Sayısız Gözyaşı Savaşı diye isimlendirilecek büyük bir hezimet ile sonuçlanacak, elflerden ve insanlardan çok ölen olacaktır.

Húrin elf krallarından Turgon ordusu ile kaçabilsin diye kardeşi ile beraber son gücüne kadar savaşır. O ve kardeşi sayesinde Turgon kaçıp gizli krallığına sığınabilmiştir. Buradan Turgon ve Huan arasında geçen daha sonra Gondolin’in Düşüşü’nde anlatılacak hikayenin kıvılcımı çakılır. Turgon bu yenilgiden sonra saklı krallığının da artık dayanmayacağını söyler, ama Huan biraz daha dayansa yeter der. ‘Evinden elflerin ve insanların umudu çıkacak. Senden ve benden yeni bir yıldız doğacak.’

Huan savaşta ölür. Ama Húrin o kadar şanslı olamayacaktır. Melkor’un kötü yaratıkları tarafından canlı yakalanan Húrin, Melkor’un karşısına çıkartılır ve ona karşı baş eğmediğinde sanırım Orta Dünya tarihinde bir karakterin uğradığı en büyük kötülüklere yol açacak şekilde Melkor’un gazabına uğrar. Melkor onu canlı tutar ama ona ve tüm ailesine lanet okur. Húrin’i de kendi gözleri ile ailesine olanları izlemesi için taş bir kaideye bağlar ve bırakır ruhen acı çeksin. 

Húrin savaşa giderken Túrin isminde 7 yaşlarında bir oğlu vardır. Karısı ise hamiledir. Eşi Morwen’e eğer savaşta yenilirsek beklemeyin kaçın diye talimat vermesine rağmen karısı gururuna yenik düşer, kocasının geri döneceğine inanır ve kendi kaçmaz. Oğlunu Luthien’in de babası olan kral Thingol’ün krallığına gönderir. Túrin orada babasının elfler için yapmış olduğu fedakarlık göz önünde bulundurularak kendine saygın bir yer bulur, elf prensi gibi muamele edilir. İnsan erkeği olarak elflere göre çabucak büyür, serpilir, elflere benzer endama ulaşır. Yakışıklıdır. Uzun boyludur.

Lakin, Túrin de annesinin gururu vardır ki Melkor’un lanetini işlemesi hep bu gurur ile tetiklenir.

Silmarillion’da anlatıldığı kadarı ile özetlemek gerekirse Túrin önce başka bir kibirli elf yüzünden onunla dalaşıp ölümüne sebep olduktan sonra dinlenmeden suçlu bulunacağını düşünüp Thingol’un krallığından kaçar. Haydutlara katılır. Onlar minik cücelerin sığınağını bulurlar ve bir müddet orada yaşarlar. Túrin’in elf dostu okçu Beleg gelip onu bulur. Ama bir süre sonra minik cüceler onlara ihanet ederler ve yerlerini orklara söylerler. Baskında Túrin ele geçer ve işkence göre göre Morgoth’a esir götürülmeye başlar. Beleg peşlerine düşer ve onu kurtarsa da kabusu içinde Túrin yanlışlıkla onu öldürür. Ne yaptığını fark ettiğinde ölü gibi kalır kendisi de. Beleg’in kaçmasına yardım ettiği esir elflerden biri ona yardım eder. Onu alır ve beraberinde kendi vatanına, gizli mağara şehri Nargothrond’a götürür.  Nargothrond’un kralı Finrod Ani Alev Savaşında Beren’in atalarının savaşması sonucu kurtulmuş, ancak ve bu sebeple ettiği yemin gereğince Beren’in Silmaril için atıldığı macerada ona yardıma katılmış ve Morgoth’un elinde ölmüştü. Yerine kardeşinin oğlu Orodreth Nargothrond kralı olmuştu.

Túrin kendine geldikten sonra yiğitliği, gözüpekliği ile elfler arasında popüler olur. Ama gözü karalığı aslında yine gururunun işlemesidir ve Morgoth’a kafa tutabileceklerine inanıyordur. Kralı da buna inandırarak, savaşmak için askerlerin krallığa kolay giriş-çıkış sağlaması amacıyla köprü yaptırtır. Ki bu köprü Morgoth’un kötü ejderhasının şehre saldırmasını kolaylaştıracak, Nargothrond’un yıkılışına sebep olacaktır. Bu yıkımda kendisinin bir kız kardeş gibi sevdiği, onu ise aşk ile seven Finduilas isimli elf prensesi esir edilecektir. Túrin’in de zihnini esir eden kötü ejderha, ona vakit kaybetmesine sebep olacak kararlar aldıracak, ve elf kızını kurtarmaya yetişmesini engelleyip, Túrin’in kara bahtını daha da karartacaktır. Túrin en sonunda orman insanları arasında bir ev bulur ve kaderinden artık saklanabileceğine inanmaya başlar. (Yani hala kibirlidir.) Kendisine isim olarak Turambar’ı alır. Kaderin efendisi!

Yıllar böyle geçip giderken Morwen artık en sonunda gururunu yener, epey büyümüş kızı Niënor ile beraber Thingol krallığına sığınmayı kabul etmiştir ama gelince oğlunu bulamayınca ve Nargothrond’un da yıkıldığını duyunca, yabana onu aramaya çıkar. Kızı da peşine takılacaktır.

Kader bu ya, kötü ejderha arama ekibini yakalayacak, Morwen yabanda kaybolacak, Niënor ise ejderhanın zihin oyunları sonucunda tüm hafızasını kaybedip yabanda Túrin ile karşılacağı ana doğru sürüklenecektir.

Bu noktada Túrin onu bulup, kurtarıp, kollayacak, bu zarif kıza aşık olacak, Niënor ise abisi olduğunu bilmediği Túrin’in aşkına karşılık verecektir. İkisi evlenirler.

Ama daha beteri de gelecektir.

Ejderha Túrin’in yerini öğrenince ona saldırmak için gelir fakat Túrin onu öldürür. Kendisi de ölü gibi yığılıp kalır ama. Niënor kocasını bulmak için gelmişken son nefesini veren ejderhanın büyüsünü bozması ile kendisinin ve kocasının kim olduğunu hatırlar. Büyük bir eleme düşen Niënor ‘Elveda iki kez sevdiğim! Yenik düşmüş kaderin efendisi!’ diye haykırarak  karnındaki iki aylık bebeği ile kendisini kayalıklardan atar. En sonunda ayılan ve karısını arayan Túrin ise gerçekleri öğrenince, kendisini kılıcının üzerine atarak öldürür.

Orta Dünya tarihi ile ilgili okuduğum pek çok hikaye arasında ölçüsüzce hazinli olan sanki bu gibi gelir. Beren ile Luthien’de de acı vardır ama Tanrılar yardımcı olurlar. Gondolin’in düşüşünde Tuor’a yol gösteren Tanrı Ulmo vardır. Burada zavallı Túrin’e yol gösteren bir güç olmaz. Tam tersine ona direkt kötü bir tanrı lanet okumuştur. Ama öte yandan Túrin’in de ona sevgiyle, ilgiyle yaklaşan pek çok yoldaşı olmuş, ona kötü kaderinden kaçabilmesi için pek çok kez şans tanınmıştır. Ama Túrin, annesi ve kızkardeşi kendi bildiklerini okurlar. Yine de ben onlara ama özellikle Túrin’e üzülmeden edemiyorum. Kibirli bir adam olabilir lakin belki de üzerindeki lanet yüzünden içgüdüleri yanlış yönde kararlar almıştır. Neden tanrılar, Ulmo mesela Huor’un oğlu Tuor’a yaptığı gibi ona da yardım etmemiştir.

Beren ve Luthien kendileri için istemedikleri bir Silmaril uğruna atıldıkları maceranın sonucunda talihsizlikle karşılaşırlar. Tuor ise Ulmo’nun ona gösterdiği yola düşerek Gondolin ‘in kaderi ile kendi kaderini birleştirir. Ama zavallı Túrin çocukken de genç bir adamken de kendinden zayıflara iyi ve nazik iken bu kadar ihanete, bu kadar talihsizliğe uğraması çok üzücü gelir.

Gerçi düşününce Ulmo’nun Nargothrond’u uyarmak için gönderdiği elçileri de hor görmüştür Túrin Turambar. Veya Melian ve Thingol’e geri dönmesi çağrılarını da cevapsız bırakmıştır. Bazen gerçekten kader ağlarını örer.

Bütün çocuklarını kaybetmişken artık salıverilmiş olan Húrin, çocuklarının mezarının başında Morwen’i bulur. O da ölmek üzeredir artık. O da ölünce Húrin Morgoth’un yüreğine gömdüğü kötü kaderi biraz daha yayar. En sonunda Melian sayesinde neye dönüştüğünü anlayınca, kendini kayalıklardan denize bırakır. Morgoth’un lanetinin çemberini tamamlar.

Húrin’in çocuklarını uzun uzun anlatmak istedim. Beni en etkileyen hikayelerden biri çünkü. Çok fazla yıkım, çok fazla kıyım var. Gondolin’i okurken, Gondolin’in yıkılması esnasındaki ölümlerin gözümde canlanması çok etkilemişti beni ama bu kitabı tekrar okuyunca Túrin’in değdiği her bir köşenin nasıl kayba uğradığını görünce içim parçalanıyor doğrusu. Uzun yazmış olsam da bir yandan da aslında sadece hikayenin köşe başlarını özet geçtim. Kitabın kendisinde bir o kadar detay, bağlantılar, referanslar var. Sadece Túrin ‘in veya kılıcının her aldığı yeni isim bir başka noktaya dokunuyor.

Ama Gondolin’in düşüşünü okurken, Tolkien’in bazı notlarından Túrin için alternatif bir son yazmış olduğunu okumak içimi biraz rahatlatmadı değil. Silmarillion’un ilk kopyasında yer alan ikinci bir kehanet içeren bölüm sonradan diğer bölümler ile çeliştiği için Christopher Tolkien tarafından çıkartılmış ve Silmarillion’un basılı son haline ulaşamamış. Ama buna göre en sonunda insanlar ve elflerin yakarışına cevap vermeye karar veren tanrılar Morgoth ile savaşması için en kudretli savaşçılarını Eönwë’yi gönderirler. Túrin’i de canlandırıp gönderirler. Morgoth gücü ile karanlığın kapılarını açar ama tanrıların savaşı sonunda kara kılıcı ile Morgoth’u alt edecek darbeyi vuracak Túrin olacaktır. Bu şekilde laneti sonlandıracaktır. Hikaye bu şekilde hiç basılmamış olsa da Tolkien’in kendisine çok acı bir hayat hikayesi verdiği Túrin’e bir şekilde Morgoth’dan yaptıklarının hesabını sorabilmesine şans verdiğini düşünmek hoşuma gidiyor.

Húrin’in çocukları her ne kadar acı olsa da Orta Dünya tarihini merak edenler için okunmazsa olmaz bir kitap olmuş.

© Site içerisinde yazıların tüm hakkı saklıdır.


Húrin’in Çocukları / The Children of Húrin’ için 4 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s