Şaşıyoruz, kuşların uçuşuna
rüzgara ve çiçek kokusuna
Kendimize uzak bir rüzgarız biz
Bir başka alemde kendimiz olmadan eseriz.
Dokunmaz kendi rüzgarımız bize
elimiz elimize…
Bizsiz yağar yağmur
kuşlar bizsiz uçar, çiçek bizsiz…
Biz, bizsiziz.
Şöyle biraz coşup çıldırsak ‘Dur’ deriz, ‘Dur biraz…’
Üstüne kuş konmayan ağaçlar gibi
durduğumuz yerde ölüp gideriz”.
Bu şiiri ilk defa gitarist Yavuz Çetin’in intiharı sonrası Can Dündar’ın gazetede çıkan yazısında okumuştum. Duşka ‘ya ait dizeler diye yazmıştı. X kuşağı demişti. Bu yazının olduğu gazete küpürünü saklamıştım. Ara ara açıp okuyordum. Hala okuyorum.
Kendim de depresif olduğum için mi çok etkilenmiştim o dönem. Bilmiyorum. Ama hala bazen tsunami dalgası gibi gelip, giderken içimden birşeyler götüren o akışı hissediyorum.
Bazen kalabalık içinde yalnız kalıp tutunacak bir muhabbet bulamadığımda, bazen geçmişe dalıp eski olayları kafamda tarttığımda, bazen yeni nesilden insanların konuşmalarını dinlerken, bazense geleceğe bakıp hayallerimle paralel birşey göremediğimde, uzak herşeye çok uzak hissediyorum.
Bazen durmayı sevmiyorum, ya yürümeliyim, ya birşeyler yazmalıyım, ya bir hobi gerçekleştirmeliyim. Sanırım kuru bir ağaç olmaktan korkuyorum.
Bu kadar hissetmekten yoruluyorum. Hissettiklerimi içimde tutmaktan da. Çünkü anlatmak, sakar birisinin eline camdan bir kase vermek gibi geliyor ya da bir çocuğun eline kıymetli taşları emanet etmek gibi.
Bazen bir taş duvarın arkasında kalıyorum. Tek tek o tuğlaları kendim koymuşum gibi. Kendim koyuyorum zaten. Dış sesler boğuk geliyor. O duvar çok sağlam duruyor. Eskiden yıkamıyordum. Ama şimdi biliyorum. Çoğu zaman yani. İttirdiğimde aslında aralarında hiçbir harç olmadığını görüyorum. Çabucak yıkılıyor. Artık daha çok dış sesler beni çok yorduğunda duvarın arkasına çekiliyorum. Biraz dinlenmek için. Duvara uzak taraftan bakıyorum. Oraya posterler asıyorum. Koza gibi. Sonra tekrar çıkıyorum, yeniden esintiyi hissetmek, kuşların dallarıma konmasına izin vermek için.
İnsanın yaşadığı her dönem bir değişim zamanı değil mi ki zaten?
Yazının başlığına ilk Rüzgar demiştim, rüzgarı çok severim çünkü. Ama sonuna gelince duvar olmalı dedim. Öyle geçti içimden.
© Site içerisinde yazıların tüm hakkı saklıdır.

“Duvar” için bir yanıt