
Bu hakkında yazması zor gelen bir film oldu.
Aslında filmimi izlemiş, yazımı yazmıştım. Arada bir iki tane kendimle dalga geçmek için, acaba ben homofobik miyim diye kıytırık analizimsiler de eklemiştim. Yazım hatalarını kontrol etmek amacı ile ara vermişken karşıma inanamadığım kamu spotu çıktı. Bir yürüyüşe davet. Ve bir kere daha anladım ki, maalesef ülkemiz hala yeterli insani olgunlaşmaya ulaşamamış. Burada her ne kadar fikirlerimi açıklık ve dürüstlükle yazmaya çalışsam da, bu konuda yazacağım esprilerin bile yersiz olacağını anladım.
Bu yüzden önceki yazımı bir kenara alarak revize etmeye karar verdim.
Film iki tane lise öğrencisi erkek arasındaki romantik bir ilişki gelişmesini anlatıyor. Bunu okuduğumda çok da ilgilimi çekmedi ama romantik animeler listesinde yer aldığı ve sadece 1 saat olduğu için bir izleyip, aradan çıkartmaya karar verdim.
Filmde beni rahatsız eden bir iki sahne oldu. Ama çoğunlukla iki genç arasındaki başta anlam veremedikleri, sonradan birbirlerine açıldıkları yakınlaşma güzel aktarılmış.

Konu aslında pek çok lise ergen aşkı gibi başlayıp ilerledi. Normalde çekingen bir kız olarak çizilen bir karakter yerine gözlüklü, içine kapanık duran, çalışkan bir oğlan koymuşlar. Sajou. Karşısına da bazen delifişek, bazen kalbi temiz serseri, bazen kötü çocuk olarak resmedilen tam tersi karakter olarak burada gayet rahat karakterli, rock grubunda gitar çalan girişken bir çocuk koymuşlar. Kusakabe. Bir müzik dersi için çalışırken yavaş yavaş birbirlerine olan hislerinin farkına varırlar ve bocalama, kıskanma, itiraf etme gibi kademelerden geçerek ilanı aşk ederler.
Buraya kadar bir yer dışında güzel. O yer de iki gençten birinin diğerini müzik hocalarından kıskanması, kıskanması yetmezmiş gibi, bir de heyecanla boş sınıfa dalınca müzik hocasının bu çalışkan çocuğu öpmek üzere yaklaşmış olması. Kusakabe müzik hocasına bir yumruk atarak, Sajou’yu kapıp götürür. Bir zaman sonra hoca ile muhabbetleri tekrar başlar, ondan öğüt falan ister de, yani bunun neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Gizli homoseksüel öğretmenin lise öğrencisine sarkması mı, onu sınıfta sıkıştırması mı, diğer öğrencinin öğretmeni dövmesi mi, yoksa öğretmene iki erkek arasındaki ilişki ile ilgili sorular sorması mı? Konunun bu şekilde işleniş amacının oğlanların birbirlerine olan ilgisini sonunda itiraf ettirme sahnesini sağlamak olduğu belli ama yöntem sakat geldi. Sonuçta bir erişkin olan öğretmen, 15-16 yaşındaki öğrencisini sıkıştırmış oluyor. Rahatsız edici.
Aralarındaki hislerin adı konduktan sonrasında iki çocuk arasındaki ilişki, normal çiftlerdeki gibi ama biraz daha ortama, çevrelerine dikkat ederek sarılmalar, öpüşmeler olarak ilerliyor.
Filmin bu iki erkek arasındaki ilişkiyi anlatırken, Kusakabe’nin grubundaki arkadaşının olgunlukla yaklaşımı, ‘sen zaten kızlarla ilişkilerinde pek kendini vermiyordun’ şeklinde yorumu, genel olarak tutucu bir toplum diye bilinen Japonlar için ne kadar gerçekçi bilemiyorum. Tutucu bir toplum olarak bilinseler de kültürel fark bu tarz konularda çok geçerli. Anime dizilerinde de homoseksüel ilişkileri rahatlıkla yansıtmaları bu farkı belli ediyor. (Sailormoon nispeten daha çocuklara yönelikken orada da iki erkek veya iki kadın arasında romantik ilişkiler resmedilmişti)
Bizde normal dizilerde bile aynı cinsin ilişkisinin aksettirilmesine izin verilmediğini bildiğimizden, hatta ve hatta bu sebeple yürüyüş düzenleyecek kadar geri kafalı insan toplanabiliyorken, aslında neyden korkuluyor ki demeden geçemiyorum.
İlk yazımı yazarken şöyle yazmıştım; “Yasaklardan yana değilim, herkesin içinden geldiğini sevmesinden yanayım ama bu kadar fazla normalleştirilmesinin gerekliliğinden emin değilim. Yine de normalleştirilmediği müddetçe içlerinde sıkıntılar yaşayan özellikle ergen/gençler de gereksiz bir bunalım yaşıyor, hislerini açığa dökemiyorlar. Bu da acımasızca.”
Ama bu yeterli değil. Okuduğum bir yazı kendimi ve dürüstlüğümü sorgulamaya itti beni. Yasaklardan yana değilim ama… ile devam edip, özgürlüğü savunduğumu söylemek ne kadar dürüstçe? Bu ama, sadece kendime ait fikirlerin engellenmesine karşı olmak değil mi?
Sokakta dolaşırken birbirini seven iki insanın, cins fark etmeksizin sevgisini gösterdiğini görmek hoş bir manzara. Toplumumuzda da (ve tüm dünyada aslında) bu tarz karşılıklı sevgi içeren ilişkilere kafayı takacaklarına, tacizci, takıntılı, şiddete meyilli şahısları zapturapt altına almaya odaklansalar belki biraz çağ atlayabiliriz.
İşte bu da böyle bir film. Bu konularda çok da kafa yormak istemiyordum ama yazarken mecbur düşünmek zorunda kaldım. Bu da Beni adın ile çağır filminde belirttiğim gibi, daha çok bu tarz ikilem yaşayan insanlara daha manalı gelebilecek bir film. Çizgi film olarak bakıldığı için konusu radikal gelebilir ama japon animeleri asla sadece küçük çocuklar için olmadığından, belki de gerçekten liseli gençler açısından yaşadıkları ikilemlere destek verebilecek bir film olarak değerlendirilebilir.
© Site içerisinde yazıların tüm hakkı saklıdır.
